21 Ağustos 2010 Cumartesi

AMA NE KOMŞULAR…1

Evin caminin yanında olmayacak,

Mezarlığın yanında asla.

Yaşlı;ölümü bekleyen

Komşuların da olmayacak.

Komşun şen-şakrak olacak.

Arada bağıracak yıldızlara;

“heeeeyyt lan “ diye.

Mesela; Kümesi olacak.

Tavuğu olacak,Horozu olacak;

Zaman lı,zaman sız ötse de…


Her sala verilişinde;

Bir bıçak saplansa da zihnine,

Yaşam sevincin bitse de…


Her gün batımında mezarlıklar da;

Hayat devam eder.

Ölüyü;sahipleri gömüp gitsede…


Yaşlı,yatalak komşuna sahip çık.

Arada bir çorba götür,su götür.

Gönlünü al,hoş tut.

Nasılsa yakında ölüm alacak;

Herkes başucunda nöbet tutsa da…

…velhasıl…

Bu hüzün bize şart mı?

Acının başka mahallesi yok mu…

Zaten şehrin karanlıkları,bizi boğuyor.

Bize küçücük “Şen Sokak” çok mu…

KARANLIĞIN KUŞLARI…1…

Lanetleri yağdıran sen misin geceleri.

Senide mi kandırdılar karanlığın kuşları…

Yazık;

Çok seviyordum Ay ışığını ve seni.

Seni demi yordular Bahtımın yokuşları…


Ateşten dualar mı okudun gözlerime,

Kör olsak bir çift gülü solar gibi bil…

O dediğin ateşler yakmaz ki bizi,

Sen bizi boz bulanık sular gibi bil…


Ay ışığında kül döksem ırmaklara ben.

Yaprakları savursam sulara karşı,

Bizi;

Gurbetlere gelin salar gibi bil…


Sen dağ başlarını bilir misin ki;

Yıldızların asıldığı kandiller gibi yüce.

Süründürür gibi uzakta sanki,

Sen bizi Serdengeçtiler gibi,

Sen bizi ölümün kapısını çalar gibi bil…


Yetmez mi bunca yıldır ağarttın saçlarımı.

Senden gelen sitemi dönderi yorum sana…

Daha ne istiyorsun bilmedim ki vefasız,

Kan çanağı bir çift göz gönderiyorum sana…


08’aralık’2006